Gazete Bilkent: 13.08.2018
Matbaacılığın daha ortaya çıkmadığı, kitapların her sayfasının, her kelimesinin tek tek el ile kopyalandığı Orta Çağ’da kitaplar çok değerliydi. Öyle ki kağıdın icadından önce, yani 1400’lere kadar olan zaman diliminde parşömen kağıdının hayvan derisi ile yapılmasından dolayı bu değer bir hayli artıyordu. Kitap sahibi olan manastırlar ve aristokratlar, kitaplarının kendi kütüphanelerine ait olduğunu gösterebilmek için kitabın içine basit yazıtlar ekliyorlardı. Bu sayede ödünç alınan veya çalınan kitapların eninde sonunda geri döneceği düşünülüyordu.
Matbaacılığın daha ortaya çıkmadığı, kitapların her sayfasının, her kelimesinin tek tek el ile kopyalandığı Orta Çağ’da kitaplar çok değerliydi. Öyle ki kağıdın icadından önce, yani 1400’lere kadar olan zaman diliminde parşömen kağıdının hayvan derisi ile yapılmasından dolayı bu değer bir hayli artıyordu. Kitap sahibi olan manastırlar ve aristokratlar, kitaplarının kendi kütüphanelerine ait olduğunu gösterebilmek için kitabın içine basit yazıtlar ekliyorlardı. Bu sayede ödünç alınan veya çalınan kitapların eninde sonunda geri döneceği düşünülüyordu.
1400’lerin sonuna doğru, gerek kağıdın yaygınlaşması, gerek matbaacılığın icadı ile kitap sayısında artış yaşanmaya başladı. Bu artış hem kütüphaneciliğin gelişmesini doğrudan tetikledi hem de kitapların burjuva sınıfının eline geçmesini sağladı. Önceden kütüphanelerin kendilerine ait olan kitaplar, tek olma özelliklerini kaybetmelerinden ötürü, sahiplerinin özel mülkiyetleri olduğunu ve karışmasının, değiştirilmesinin veya çalınmasının önüne geçilebilmek amacıyla, sahibinin kim olduğunu belirten görseller ile işaretlenmeye başladılar. Bu görsellere, latince aslından çevrildiğinde, ‘’…’ın Kütüphanesine Aittir’’ anlamına gelen ’Ex Libris’ dendi. Bulunan en eski Ex Libris’lerden birisi bir katolik Şartrö Tarikatı’nın üyesi olan Biberach’lı Hildebrand Brandenburg’ündü. Bu zaman diliminde papazlar dışında aristokratlar da Ex Libris olarak aile sembollerini kullandı.ü
1500’lerin başlarında, Almanya’da Ex Libris’lere olan artistik beklenti yükseldi ve Albrecht Dürer gibi gravür sanatçılarının işleri sayesinde Fransız ve İtalyan’lar başta olmak üzere diğer Avrupa’lı sanatçıları etkilemesi sayesinde, Ex Libris’ler basit kitap işaretleme yönteminden kitapları süsleyen sanat eserlerine evrilmeye başladı. Bu popülerleşmeyle, Fransa’da daha yaygın olan ‘supralibros’’un, yani kitabın içine değil de kapağına arma basma tekniğini gölgede kaldı.
İngiltere’ye geç Elizabeth döneminde gelen Ex Libris, ilk başlarda soyluların genelde kalkanlardan oluşan armalarından oluştuysa da, 19’uncu Yüz Yılın başlarında İngiliz sanatçılar, Ex Libris’te sanatsal anlamda üstünlük sağladı. William Fowler Hopson, Charles Ricketts, Robert Anning Bell, Frank C. Papé gibi sanatçıların ortaya çıkardığı gerek kitap süslemeleri, gerek Ex Libris’lerin estetik görüntüleri inanılmazdı. Git gide popülerleşmeye başlayan Ex Libris’leri elde etmek de kolaylaşmaya başladı. Kendine özel Ex Libris isteyen birisi bir sanatçıya gidip sipariş verebiliyor ve kendi karakterine, beklentisine ve mesleğine göre kendine özel yapılmış bir Ex Libris alabiliyordu yada bir çok sanatçının ve baskı şirketinin herkese hitap edecek şekilde önceden tasarladığı Ex Libris’lere broşürlerden bakıp, onlardan birini sipariş edebiliyorlardı.
Günümüzde, artistik değerlerinden, geçmişin zengin ve ünlü isimlerinden parçalar olmasından veya zamanında sahip olduğu sosyo kültürel değerlerinden ötürü koleksiyonu yapılıyor. Hatta bazı kitap aşıkları ve sanatçılar da, bu geleneği sürdürmek adına kendi Ex Libris’lerini yapmaya devam ediyorlar.
0 comments